göğsümdeki lügat

dedim, bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya

göğe asılı kalan bir kuşun,

kanadından soğuduğuna şahit olmaktır.

kara bir dağdır uyuklayan şimdi omzumda,

kış,

varmaktadır koynuma,

koynum güz soğuklarıyla yarışta.

*

dedim, içimdeki kahır,

hangi ressamı vurur,

hangi suyu bulandırır endamın, bilmem

benim sevdiğim çiçekler solmuştur şimdi

güzelliğin kaç keder eder, bilmem.

*

dedim,inancım,

annemin göğsü gibi ihtiyaç duyduğum bir puttur şimdi

kırmızı kalemle altını çizdiğim bir cümle,

yirmi ikimde zihnime yediğim kurşundur.

ruhumda bir iğde yumuşaklığı,

dilimde bir sanrıdır.

*

dedim, yaşamaktır bu taşıyamadığım

yürüdükçe uzaklaştığım evim,

varmaya çabaladığım sonumdur.

dedim, sırat budur.

Yorum bırakın